Avrupa Birliği’nin mali piyasalar düzenleyicisi olan Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA), kripto varlık piyasalarının hızla büyümesi ve geleneksel finansal sistemle olan bağlarının artması nedeniyle, bu alanın gelecekte daha geniş çaplı finansal istikrar risklerine yol açabileceği uyarısında bulundu.
Reuters’in haberine göre, 8 Nisan 2025 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nun Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi’ne hitap eden ESMA İcra Direktörü Natasha Cazenave, mevcut küresel jeopolitik gelişmelerin piyasaları zaten baskı altında tuttuğunu, kripto varlıklardan kaynaklanacak yeni dalgaların ise istikrarı daha da zedeleyebileceğini dile getirdi.
“Güvenli Kripto Varlık Diye Bir Şey Yok”
Cazenave konuşmasında, “Kripto piyasaları şu anda genel finansal sistemin küçük bir parçasını oluşturuyor olabilir, ancak küçük piyasalarda yaşanan çalkantılar bile, uygun koşullarda daha büyük çaplı istikrarsızlıklara yol açabilir” dedi.
Kripto piyasalarının toplam küresel finansal varlıklar içindeki payı hala yaklaşık yüzde 1 civarında seyrediyor. Ancak bu alanın özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde hızla geleneksel finansla entegre olması, AB’li düzenleyicileri alarma geçirmiş durumda.
“Güvenli kripto varlık diye bir şey yok” ifadelerini kullanan Cazenave, yatırımcıların hala regülasyon dışında kalan riskli alanlara yöneldiğine dikkat çekti. Avrupa Birliği her ne kadar geçen yıl yürürlüğe giren Kripto Varlık Piyasaları (MiCA) regülasyonu ile bu alana yönelik ciddi bir adım atmış olsa da bu mevzuatın da yeterli olup olmayacağı henüz net değil.
Geleneksel Finansla Artan Bağlar
Cazenave’in uyarıları, yalnızca kripto varlık piyasalarının büyüklüğüne değil, aynı zamanda bu varlıkların geleneksel finans kurumlarıyla kurduğu yeni bağlara da işaret ediyor. Avrupa’da faaliyet gösteren bankaların yüzde 95’i halen kriptoyla doğrudan bir işlem yapmasa da bireysel yatırımcılar arasında kriptoya olan ilgi hızla artıyor. Tahminlere göre Avrupa’da yatırımcıların yüzde 10 ila yüzde 20’si şu anda kripto varlıklara doğrudan ya da dolaylı olarak yatırım yapmış durumda.
Bu oran, ABD’de yüzde 28’e kadar çıkabiliyor. Üstelik ABD’deki düzenleyici kurumların kriptoya yönelik daha yumuşak tutumu, bu ülkede finans sektörüyle kripto dünyasının çok daha hızlı bir biçimde bütünleşmesine neden oluyor. ABD Adalet Bakanlığı’nın Ulusal Kripto Para Soruşturma Ekibi’ni dağıttığı yönündeki haberler ve Trump yönetiminin regülasyonları gevşetme yönündeki açıklamaları, bu süreci hızlandıran gelişmeler arasında yer alıyor.
Finansal İstikrarı Tehdit Eden Senaryolar
ESMA’nın dikkat çektiği risk alanları yalnızca büyüme ve entegrasyonla sınırlı değil. Natasha Cazenave, özellikle stablecoin’lerin oluşturduğu riskleri ayrı bir başlıkta ele aldı. ABD doları gibi itibari para birimlerine endeksli olan bu kripto varlıklar, teorik olarak düşük volatiliteye sahip olmalarıyla biliniyor. Ancak bu tür varlıkların toplu satışa konu olması halinde, dayanak varlıkların fiyatlarını etkileyebileceği ve geleneksel finansal piyasaları da sarsabileceği ifade ediliyor.
Cazenave ayrıca son dönemde yaşanan büyük güvenlik açıkları ve dolandırıcılık vakalarına da dikkat çekti. Özellikle 2022’deki FTX çöküşü ve Bybit borsasında yaşanan 1,4 milyar dolarlık saldırı, piyasanın ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Bu tür olayların hem yatırımcı güvenini sarsması hem de regülasyonlara olan ihtiyacı artırması bekleniyor.
MiCA Yeterli mi? Yeni Düzenlemeler Gündemde
Avrupa Birliği, 2024 yılında yürürlüğe giren MiCA regülasyonu ile kripto piyasasına yönelik ilk kapsamlı çerçeveyi oluşturdu. Bu mevzuat; ihraççılardan kripto cüzdan sağlayıcılarına, işlem platformlarından hizmet sağlayıcılara kadar geniş bir yelpazede kurallar getiriyor. Ancak Cazenave, mevcut sistemin gelişen piyasalar karşısında yeterli olmayabileceği görüşünde.
“Kripto varlık piyasaları hızlı, genellikle öngörülemez biçimde evrim geçiriyor. Bu nedenle gelişmeleri çok yakından izlememiz gerekiyor,” diyen Cazenave, gelecekte ek düzenlemelere ihtiyaç duyulabileceğinin altını çizdi. Bu kapsamda Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Avrupa Bankacılık Otoritesi (EBA) ile birlikte kripto varlıkların finansal sisteme etkilerinin derinlemesine izlenmesi planlanıyor.
Küresel Dalgalanmalara Duyarlılık Artıyor
ESMA’nın uyarısı, ABD’nin küresel ekonomi politikalarının piyasalar üzerindeki etkisiyle daha da kritik hale geliyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen hafta açıkladığı yeni gümrük tarifeleri nedeniyle küresel borsalarda sert düşüşler yaşanırken, kripto piyasası da bu sarsıntıdan nasibini aldı. Ancak Salı günü itibarıyla hem hisse senedi hem de kripto fiyatlarında kısmi bir toparlanma gözlendi.
Cazenave’in ifadesiyle, “Mevcut piyasa ortamında küçük bir alanda yaşanan bir çalkantı bile daha geniş çaplı sonuçlar doğurabilir.” Bu nedenle kripto varlıkların finansal sistemle ne kadar bütünleştiği konusu, yalnızca AB’nin değil, tüm küresel ekonomi düzenleyicilerinin ajandasında üst sıralarda yer alıyor.
Kripto piyasalarının hâlâ göreceli olarak küçük bir alanı kapsadığına dikkat çeken ESMA, yine de bu alandaki gelişmelerin ciddi biçimde takip edilmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle yeni çıkan spot ETF’ler, stablecoin projeleri ve merkeziyetsiz finans (DeFi) protokollerine olan ilginin arttığı bir dönemde, regülasyon eksikliği çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir.
AB-ABD Arasındaki Regülasyon Farklılığı Dikkat Çekiyor
Avrupa’nın temkinli yaklaşımına karşın ABD’nin kripto sektörüne daha açık bir duruş sergilemesi, iki bölge arasındaki düzenleme farklarını gözler önüne seriyor. Avrupa’da finansal kurumlar çoğunlukla kripto alanına uzak dururken, ABD’de bankaların ve yatırım fonlarının bu alana olan ilgisi her geçen gün artıyor.
ESMA’nın açıklamaları, yalnızca mevcut riskleri değil, aynı zamanda önümüzdeki yıllarda oluşabilecek sistemik tehlikeleri de gündeme getiriyor. Yatırımcı koruması, piyasa şeffaflığı ve finansal istikrar gibi temel prensipler çerçevesinde hareket edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kısacası, kripto varlıkların finansal sistemle daha fazla entegre olduğu bir döneme girerken bu entegrasyonun denetimli ve dengeli bir biçimde gerçekleşmesi gerektiği yönündeki uyarılar daha yüksek sesle dile getiriliyor. Avrupa Birliği, bu alandaki düzenleyici reflekslerini güncellemeye hazırlanırken, yatırımcılar da bu dönüşümü yakından takip etmek zorunda kalacak gibi görünüyor.