Hindistan istihbarat yetkilileri, Rusya merkezli kripto para borsası Garantex ile bağlantılı olduğu iddia edilen bir Rus vatandaşını ABD’nin talebi doğrultusunda tutukladı. Şüpheli, terör örgütleri, uyuşturucu kartelleri ve siber suçlular dahil olmak üzere yasa dışı oluşumlara para aklama imkânı sağladığı öne sürülen borsanın işleyişinde kilit rol oynamakla suçlanıyor.
Hindistan’ın güneyindeki Kerala eyaletinde düzenlenen operasyonda, ABD tarafından “ruhsatsız kripto borsası işletmek” suçlamasıyla aranan Aleksej Besciokov isimli Litvanya vatandaşı gözaltına alındı. Hindistan Merkezi Soruşturma Bürosu (CBI), Besciokov’un ABD Adalet Bakanlığı (DOJ) tarafından açılan davada para aklama ve yaptırım ihlali suçlarından dolayı arandığını duyurdu. Yetkililer, şüphelinin Hindistan’a yerleşmeden önce Rusya’da ikamet ettiğini, ancak ülkeye ne zaman geldiğinin netleşmediğini belirtti.
CBI tarafından yapılan açıklamada, Besciokov’un tutuklanmadan önce Hindistan’dan kaçma planları yaptığına dair istihbarat alındığı vurgulandı. Şüpheli, Yeni Delhi’deki bir mahkemeye çıkarılacak ve ABD’ye iadesi süreci burada değerlendirilecek.
96 Milyar Dolarlık Kara Para Ağı
ABD Adalet Bakanlığı’nın iddialarına göre, 2019’dan bu yana faaliyet gösteren Garantex, en az 96 milyar dolar tutarında kripto para işlemi gerçekleştirdi. Bu işlemlerin önemli bir kısmının, Black Basta, Conti ve Play gibi fidye yazılımı gruplarının yanı sıra uyuşturucu ve terör finansmanına ait olduğu öne sürülüyor. Yetkililer, Besciokov’un borsadaki şüpheli işlemleri onaylamak ve denetlemekle görevli yöneticilerden biri olduğunu, suçları örtbas etmek için 2025’e kadar planlar yaptığını iddia ediyor.
Dava dosyalarında dikkat çeken bir diğer detay ise, Garantex’in kurucu ortağı Aleksandr Mira Serda’ya ait bir hesabın Rus yetkililerce soruşturulması sırasında Besciokov’un eksik bilgi verdiği yönünde. Şüphelinin, Serda’nın kimlik belgeleriyle ilişkilendirilmiş hesabın “doğrulanmadığını” öne sürdüğü aktarılıyor.
ABD Yaptırımlarına Rağmen Faaliyetlerini Sürdürdüler
Garantex, ABD Hazine Bakanlığı’nın 2022’deki yaptırımlarına rağmen işlem yapmaya devam etti. Mahkeme belgeleri, borsa yöneticilerinin yaptırımlardan haberdar olduğu halde Amerikalı kullanıcıları hedef almaya ve iş modelini gizlemeye yönelik adımlar attığını ortaya koydu. Borsanın, kripto para cüzdanlarını sürekli değiştirerek ABD’li platformların işlemleri tespit etmesini engellediği belirtiliyor. Ayrıca, Finansal Suçları Önleme Ağı (FinCEN)’na kayıt olmadan faaliyet gösterdiği vurgulanıyor.
Garantex’e Ait Alan Adlarına El Konuldu
ABD Adalet Bakanlığı, Garantex’in operasyonlarını durdurmak için Finlandiya ve Almanya ile koordineli bir operasyon yürüttü. 6 Mart’ta yapılan açıklamada, Garantex’e ait üç web sitesine el konulduğu ve sunucularının kopyalandığı duyuruldu. Ele geçirilen veriler arasında müşteri hesapları ve muhasebe kayıtları da yer alıyor. ABD Gizli Servisi’nin de dahil olduğu operasyon kapsamında, borsanın para aklamada kullandığı 26 milyon donduruldu.
Yetkililer, söz konusu web sitelerine giren kullanıcıların “alan adının kanun tarafından ele geçirildiği” uyarısıyla karşılaştığını bildirdi.
ABD mevzuatına göre, para aklama suçundan hüküm giyenler 20 yıla kadar hapis cezası alabilirken, ruhsatsız finansal işlem yapmak ise 5 yıl ile cezalandırılıyor. Besciokov’un, Virginia Doğu Bölge Mahkemesi’nde yargılanması bekleniyor.
Garantex Skandalının Küresel Yansımaları
Bu tutuklama, kripto para borsalarının yasa dışı faaliyetlerdeki rolünü yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar, anonimlik ve sınır ötesi işlemlerin, suç örgütlerinin dijital varlıkları kötüye kullanmasını kolaylaştırdığına dikkat çekiyor. ABD ve müttefik ülkelerin, kripto sektöründeki düzenlemeleri sıkılaştırarak benzer operasyonları artırması bekleniyor.
Garantex skandalı, uluslararası finansal sistemin karanlık yüzünü gözler önüne serdi. ABD’nin yaptırımlara rağmen borsanın faaliyetlerini sürdürmesi, dijital varlıkların denetim zafiyetlerini ortaya çıkardı. Özellikle kripto cüzdanların sık sık değiştirilmesi, takip mekanizmalarını devre dışı bırakmak için kullanılan stratejilerden biri olarak öne çıkıyor.
Besciokov’un iadesi, ABD ile Hindistan arasındaki hukuki işbirliğinin önemli bir testi olacak. İki ülke arasında imzalanan suçluların iadesi anlaşması, bu tür davalarda kritik rol oynuyor. Yetkililer, sürecin hızlı ilerlemesi için diplomatik kanalları aktif şekilde kullanıyor.
Skaladan sonra dünya genelinde kripto borsalarının denetimine yönelik talepler arttı. Avrupa Birliği ve Asya ülkeleri, kullanıcı kimlik doğrulama (KYC) ve şüpheli işlem bildirimi (STR) gibi kuralların küresel çapta uyumlaştırılması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar, “blockchain şeffaflığının” suçla mücadelede kilit rol oynayabileceğini ancak bunun için devletlerin teknolojiye yatırım yapması gerektiğini belirtiyor.
ABD Hazine Bakanlığı, Garantex ile bağlantılı olduğu tespit edilen 12 yeni kripto cüzdan adresini yaptırım listesine ekledi. Ayrıca, Almanya’da düzenlenen bir operasyonda Garantex’in Avrupa’daki finansal ağını beslediği iddia edilen iki şirketin hesaplarına bloke konuldu.
Önümüzdeki Süreçte Neler Olacak?
Aleksej Besciokov’un ABD’ye iadesiyle ilgili duruşmalar önümüzdeki hafta Yeni Delhi’de başlayacak. Sürecin hızlanması için diplomatik temasların arttığı belirtilirken, Hindistan ve ABD arasındaki hukuki işbirliğinin bu dava üzerinden nasıl şekilleneceği merakla takip ediliyor.
Bu arada, ABD Kongresi’nin gündeminde kripto para borsalarını daha sıkı denetleyecek yeni bir yasa tasarısının tartışmaya açılması bekleniyor. Tasarı, özellikle kullanıcı kimlik doğrulama (KYC) ve şüpheli işlem bildirimlerini zorunlu kılan maddeleriyle dikkat çekiyor. Diğer yandan, Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ölçekte kripto varlıkların regülasyonuna yönelik kapsamlı bir rapor yayınlamaya hazırlanıyor. Raporda, devletlerin blockchain teknolojisi ve dijital varlıklar karşısında nasıl bir denetim stratejisi izlemesi gerektiğine dair öneriler yer alacak.
Tüm bu gelişmeler, dijital finans dünyasının “denetimsiz bölge” olarak anılma riskini azaltmak için atılan adımlar olarak yorumlanıyor. Garantex davası, bir yandan uluslararası hukukun siber suçlarla mücadeledeki etkinliğini test ederken, diğer yandan teknolojinin finansal suçları önlemedeki sınırlarını gözler önüne seriyor. Uzmanlar, bu sürecin kripto sektöründe “şeffaflık çağı”nın başlangıcı olabileceği görüşünde.