ABD’nin eski başkanı ve Kasım 2024 seçimlerinin Cumhuriyetçi cephesindeki güçlü adayı Donald Trump, yeniden Amerikan Merkez Bankasının (Fed) bağımsızlığını hedef alan açıklamalarda bulundu. Trump, faiz indiriminde yavaş davrandığı gerekçesiyle Fed Başkanı Jerome Powell’ın görevden alınmasını savunuyor. Bu açıklama, hem ABD piyasalarında hem de küresel finans çevrelerinde yankı uyandırdı.

“Powell Gitmeli” Çıkışı

Trump’ın Powell’a yönelik eleştirisi yeni değil. 2018’de bizzat Trump tarafından Fed başkanlığına atanan Powell, özellikle 2020 sonrası uyguladığı sıkı para politikaları nedeniyle Trump’ın hedef tahtasına oturmuş durumda. Son günlerde yaptığı açıklamalarda Trump, “ekonomiyi canlandırmak için derhal faiz indirimi” gerektiğini savundu. Ancak Powell ve Fed, enflasyonun hâlâ yeterince düşmediğini belirterek bu çağrılara kulak tıkamaya devam ediyor.

Trump ise bu “inatçı” duruş karşısında sabrını yitirmiş gibi görünüyor: “Ekonomik büyümeyi engelleyen herkes yolundan çekilmeli,” diyen Trump, Powell’ın görevden alınmasını “Amerikan halkı için bir zorunluluk” olarak nitelendirdi.

Warren: “Piyasalar Çöker”

Bu çıkışa ilk ve en sert tepki Senatör Elizabeth Warren’dan geldi. CNBC’ye verdiği demeçte Warren, Powell’ın görevden alınmasının piyasalar için yıkıcı olacağını belirtti:

“Bu sadece bir kişiyle ilgili değil, sistemle ilgili. Merkez Bankasının bağımsızlığı demokrasimizin temel taşlarından biri. Eğer başkan isterse faiz politikasını yönlendirebiliyorsa, bu bizi hukukun üstünlüğünden uzaklaştırır.”

Warren’a göre böyle bir adım, sadece ABD’de değil, tüm dünyada yatırımcı güvenini zedeleyebilir. ABD gibi bir ülkenin para politikasının siyasallaşması, ülkeyi “ekonomik bir bananacıya” dönüştürebilir.

Piyasaların Kalbinde Güven Var

Ekonomistler, Fed’in bağımsızlığına dair algının sarsılmasının sermaye piyasalarında sert tepkiler doğuracağını belirtiyor. Çünkü faiz kararları sadece Amerikan ekonomisini değil, global yatırım stratejilerini de doğrudan etkiliyor.

Örneğin, ABD faiz indirirse dolar değer kaybedebilir. Bu da gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını hızlandırır. Ancak bu kararın “siyasi baskıyla” alındığı algısı oluşursa, yatırımcılar tüm sistemin sağlığından şüphe edebilir.

Finans uzmanı David Rosenberg’e göre, “Faiz kararı almak zaten hassas bir süreçken, bunun üzerine siyasal müdahale riski eklenirse piyasaların nasıl tepki vereceği öngörülemez hâle gelir.”

Kripto Paralar Güçlenebilir mi?

İlginç bir şekilde, bu tartışma kripto para piyasalarına da dolaylı yoldan etki edebilir. Merkez bankalarının bağımsızlığına duyulan güvensizlik, yatırımcıları merkezi olmayan varlıklara yöneltebilir.

Bitcoin gibi dijital varlıklar, geleneksel finansal sistemden bağımsızlık vaadiyle zaten ilgi çekiyordu. Trump’ın açıklamaları sonrası Bitcoin’de kısa vadeli volatilite görülse de, uzun vadede bu tür gelişmeler kripto paralar için bir “güvenli liman” algısını pekiştirebilir.

Seçim Öncesi Ekonomide Yeni Bir Cephe

2024 ABD Başkanlık seçimlerine aylar kala, ekonomik politika bir kez daha siyasi gündemin merkezinde yer alıyor. Trump’ın Powell’ı hedef alması, sadece faiz oranlarıyla ilgili değil, demokratik kurumların gücüyle de ilgili bir mesaj taşıyor.

Warren’ın şu sözleri bu noktayı net özetliyor: “Yatırımcılar artık sadece enflasyon ya da işsizlik oranına bakmayacak. Demokratik kurumların ayakta kalıp kalamayacağını da göz önünde bulunduracak.”

Sadece Powell Değil, Sistem Sorgulanıyor

Trump’ın çıkışı, Powell özelinde olsa da, tartışmayı sistemsel bir noktaya taşıdı. Fed’in bağımsızlığı sarsılırsa, sadece faiz oranları değil, tüm ekonomik göstergelerin güvenilirliği sorgulanır hâle gelebilir. Bu da hem ABD hem de küresel piyasalar için ciddi bir risk anlamına geliyor.

Piyasalar şu anda bu gelişmeleri yakından izliyor. Önümüzdeki haftalarda Trump cephesinden yeni açıklamalar gelirse, hem borsalarda hem de kripto varlıklarda sert hareketler görebiliriz.

KEŞFEDİN: Kripto Piyasası 2,76 Trilyon Doları Aştı: Kraken, Bitcoinlib ve MEXC Gelişmeleri Piyasayı Şekillendiriyor